DOLAR 32,3831 0.07%
EURO 34,7796 -0.05%
ALTIN 2.393,92-0,11
BITCOIN 19226982,95%
Mersin
22°

HAFİF YAĞMUR

13:06

ÖĞLE'YE KALAN SÜRE

ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARININ BAĞLAYICILIĞI
28 okunma

ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARININ BAĞLAYICILIĞI

ABONE OL
1 Şubat 2024 12:11
ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARININ BAĞLAYICILIĞI
0

BEĞENDİM

ABONE OL

ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARININ BAĞLAYICILIĞI

AYM’ye bireysel başvuru sistemi hak ve özgürlüklerin korunmasında kişilere sunulması
gereken etkili iç hukuk yolları arasında en önemlisi olarak ortaya çıkmaktadır. AİHS’nin
tanıdığı hak ve özgürlükleri güvence altına alma yükümlülüğü öncelikle ulusal makamlara


düşer. İhlal iddiaları öncelikle iç hukuk sistemlerinde incelenir ve düzeltme olanağı ilgili
devletlere tanınır. AİHM iç hukuk yollarının tüketilmesi ilkesini belirli bir esneklik ve aşırı
şekilcilikten uzak bir şekilde uygular. Bu ilke ne mutlak bir ilkedir ne de otomatik bir şekilde
uygulanır, olayın özelliklerine göre değerlendirilir. Diğer bir ifadeyle sadece hukuk
sistemindeki başvuru yollarını değil, genel hukuki ve siyasi durum da dikkate alınır.
Uzun kararı ile AİHM Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolunu tüketilmesi gereken bir
iç hukuk yolu olarak kabul etmiştir. AİHM bu aşamadan sonra bireysel başvuru kararlarını
değerlendirerek bu yolun etkili bir yol oluşturup oluşturmadığını incelerken bu denetimin
noktası kararların doğurduğu etkilerdir.
Bireysel başvuru çerçevesinde Anayasa Mahkemesi her çeşit bilgi ve belgeyi isteyebilir,
duruşma yapabilir. Hatta telafisi mümkün olmayacak zararların ortaya çıkmasını engellemek
için “ihtiyati tedbir” kararı alabilir.
Anayasa’da yer alan açık hüküm (1982 Anayasası m.153) doğrultusunda hiçbir şekilde
Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmasından imtina edilemez. Dolayısıyla hangi
gerekçeyle olursa olsun, Anayasa Mahkemesi kararlarını yerine getirilmemesine sebebiyet
veren kişilerin cezai, idari ve hukuki sorumlulukları söz konusu olabilecektir.
Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının bağlayıcı olması çerçevesinde kararların yerine
getirileceğinden şüphe duymamak gerekir. AİHM Anayasa Mahkemesi’nin Anayasa’nın 19.
Maddesindeki bir hakkın ihlaline karar verdiği hallerde eğer kişi halen tutuklu ise ihlal
kararının gereğinin yapılması için ilgili alt mahkemeye gönderildiğine dikkat çekmiştir. Bu
durumda bireysel başvuru sonucu verilen kararlar kişinin serbest kalmasını
sağlayabilmektedir. O halde bireysel başvuru yolu Sözleşme’nin 5/3 maddesinden
kaynaklanan ihlalleri giderebilecek bir yoldur.
Anayasa’nın “Anayasa Mahkemesinin Kararları” başlıklı 153. Maddesinin son fıkrasında yer
alan Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare
makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağına ilişkin emredici hüküm doğrultusunda
Anayasa Mahkemesi kararına “uymama” yönündeki Yargıtay kararı hiçbir gerekçeyle hukuka
uygun değildir. bu bağlamda Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına aykırı karardan dönülmesi ve
Anayasa Mahkemesi kararının uygulanması gerekmektedir.
Yerel mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nin yerindelik denetimi yaptığını, yerel mahkemelerin
yerine geçtiğini ve görev gaspı suretiyle yetkisini aştığını iddia etmektedirler ki, esas itibariyle
bir derece mahkemesi niteliği taşımayan, dolayısıyla adli mahkemelerle görev tartışmasına
girmesi mümkün olmayan, başvuru konusu yargılamanın esasına girerek delil
değerlendirmesi ve yerindelik incelemesi yapmayan, bireysel başvurularla ilgili kesin ve adli
merciler dahil tüm makam ve kişileri bağlayan kararlar veren Yüksek Mahkemenin kararları
eleştiriye açık olsa da, tespit ettiği ihlali ve sonuçlarının ortadan kaldırılacak şekilde hareket
etmeleri zorunludur.
Anayasa ve kanunlar uyarınca Anayasa Mahkemesi kararları kesin ve bağlayıcı olup, “hukuk
devleti/hukukun üstünlüğü” ilkesi, kesin hükümlerin icrasını gerektirmektedir. Derece
mahkemelerinin Anayasa Mahkemesi kararlarına katılması şart değildir, ancak 6216 sayılı
Kanun uyarınca kararların gereğinin yerine getirilmesi suretiyle ihlalin kaldırılması bir
zorunluluktur. Her ne kadar derece mahkemesi Anayasa Mahkemesi’nin delil
değerlendirdiğinden bahisle kendi görevini gasp ettiğini ileri sürmekte ise de bireysel başvuru
yolunun doğası gereği, derece mahkemeleri ile Anayasa Mahkemesi arasında yaşanacak
kesişimin sınırları, temel hak ve özgürlükler olarak belirlemiştir. Dayanağını Anayasadan alan
bireysel başvuru yolunun “görev gaspı” olarak nitelendirilmesi, gerek Anayasanın
üstünlüğünün gerekse insan hakları yargılamasının işlevinin sorgulanmasına sebebiyet verir.
AV. SAHRA DÜZGÜN TUCEL

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.